Uçurtmalar Güzeldir
Ben Bir Kediyim
17 Mayıs 2011 Salı
27 Nisan 2011 Çarşamba
Levrek, hamsi, kalkan... Kader anı Haziran!
Levrek, hamsi, kalkan... Kader anı Haziran!: "“Seninki kaç santim?” kampanyasının sonucu belli oluyor. Tarım Bakanlığı balıkların ve denizlerin geleceğine Haziran’da karar veriyor. İş işten geçmeden, balıklar tükenmeden, daha fazla ertelemeden, hemen şimdi eyleme katıl."
25 Nisan 2011 Pazartesi
Şans Dediğin
Offfffff, offffff..... Lan ne talihsiz, ne bahtsız, ne kıskanç bi kadınım ben yaaa....
İşim var, işsizleri kıskanıyorum, işim olmayınca iş sahibi olanları kıskanıyorum.. Böyle keyifli keyifli hafta sonları arabasına atlayıp sevgilisiyle 2-3 saatlik yollara kendini vurup 2 günlük tatil yapan yellozlarıda kıskanıyorum..
Üstüne üstlük ben, bırak 2-3 saatlik yol gidip mini tatil yapmayı, lan haftada 1 gün iznim var a.q....
Ben napim 1 günlük izni yaaa.... 12ye kadar uyuyayım mı, kıl tüğ işinemi gireyim, ütümü yapayım yoksa temizlik mi? Yoksa uzun Pazar kahvaltısımı yapayım?? Mami'ciğimlemi vakit geçireyim yoksa çıkıp şaşmazda sokak hayvanlarınımı besleyim... Allah'ım al canımıda kurtulayım ben ama yaaaa,al yaaa......
Yada sen şimdilik canımı almada bana şöyle günde 5 saat çalışabileceğim, haftada 3 gün izinli olabileceğim (tamam 2 günde fitleşiriz) bir iş buldur.. Nolur sanki, benim neyim eksik ki o 1 dakikalık işi 1 günlükte yapan insanlardan.. Ben biliyorum ama neyimin eksik olduğunu bilyoruummmm.... Şans....
Evet, Şans... Abicim insan doğarken şanslı olmalı, yoksa götünüde yırtsan, milleti yalayıpta yutsan, godaman tanıdıklarında olsa (ki bende çok ama bi boka yaramıyolar, anca götürme derdindeler) şansın olmayınca olmuyooo...
Hem sadece bu iş içinde geçerli değil.. Aşk hayatımda böle.. Gerçi öle düzenli bir aşk hayatımda yok ama, neyse... Lan daha 2 gün öncesine kadar giyim kuşam bilmeyen, gözüne mavi boyayı boca eden, piyasa yapılacak yerlerden haberi olmayan hatta piyasanın sadece kelime anlamından ibaret olduğunu düşünen, içmesini gerdan kırmasını göz süzmesini bilmeyen yellozlara hocalık yapıyordum.. Şimdi, şimdi noldu??
- Ayy şekeriimmm, bak 7de piyasa yapceezzz, gelseneee ehiehiehi...
Oranın boku çıktı lan manyakmısın.
-Çok güzel bii yer keşfetiğiiimmm gölbaşındaaaaa, gideliimmmiiiii...
Kızım ora fi tarihinden beri mevcut manyakmısın.
-Canikom pablice gidelim, süper bi dj geliyomuş. Çocuk süppeerrrr....
Hı O'mu, lan o bizim sümüklü biiippppp,manyakmısın... gibi diyaloglarla geçiyor ömrüm.
işte falan,falan,falan...
İnsana doğarken şans lazım anacım...
İşim var, işsizleri kıskanıyorum, işim olmayınca iş sahibi olanları kıskanıyorum.. Böyle keyifli keyifli hafta sonları arabasına atlayıp sevgilisiyle 2-3 saatlik yollara kendini vurup 2 günlük tatil yapan yellozlarıda kıskanıyorum..
Üstüne üstlük ben, bırak 2-3 saatlik yol gidip mini tatil yapmayı, lan haftada 1 gün iznim var a.q....
Ben napim 1 günlük izni yaaa.... 12ye kadar uyuyayım mı, kıl tüğ işinemi gireyim, ütümü yapayım yoksa temizlik mi? Yoksa uzun Pazar kahvaltısımı yapayım?? Mami'ciğimlemi vakit geçireyim yoksa çıkıp şaşmazda sokak hayvanlarınımı besleyim... Allah'ım al canımıda kurtulayım ben ama yaaaa,al yaaa......
Yada sen şimdilik canımı almada bana şöyle günde 5 saat çalışabileceğim, haftada 3 gün izinli olabileceğim (tamam 2 günde fitleşiriz) bir iş buldur.. Nolur sanki, benim neyim eksik ki o 1 dakikalık işi 1 günlükte yapan insanlardan.. Ben biliyorum ama neyimin eksik olduğunu bilyoruummmm.... Şans....
Evet, Şans... Abicim insan doğarken şanslı olmalı, yoksa götünüde yırtsan, milleti yalayıpta yutsan, godaman tanıdıklarında olsa (ki bende çok ama bi boka yaramıyolar, anca götürme derdindeler) şansın olmayınca olmuyooo...
Hem sadece bu iş içinde geçerli değil.. Aşk hayatımda böle.. Gerçi öle düzenli bir aşk hayatımda yok ama, neyse... Lan daha 2 gün öncesine kadar giyim kuşam bilmeyen, gözüne mavi boyayı boca eden, piyasa yapılacak yerlerden haberi olmayan hatta piyasanın sadece kelime anlamından ibaret olduğunu düşünen, içmesini gerdan kırmasını göz süzmesini bilmeyen yellozlara hocalık yapıyordum.. Şimdi, şimdi noldu??
- Ayy şekeriimmm, bak 7de piyasa yapceezzz, gelseneee ehiehiehi...
Oranın boku çıktı lan manyakmısın.
-Çok güzel bii yer keşfetiğiiimmm gölbaşındaaaaa, gideliimmmiiiii...
Kızım ora fi tarihinden beri mevcut manyakmısın.
-Canikom pablice gidelim, süper bi dj geliyomuş. Çocuk süppeerrrr....
Hı O'mu, lan o bizim sümüklü biiippppp,manyakmısın... gibi diyaloglarla geçiyor ömrüm.
işte falan,falan,falan...
İnsana doğarken şans lazım anacım...
28 Şubat 2011 Pazartesi
15 Şubat 2011 Salı
Beyaz atlı prensmi geliyor ne uzaklardan???
Hımmmm...
Beyaz atlı prensmi geliyor ne uzaklardan???
Bunun cevabını şimdilik bilmiyorum ama, yaşadığım şu heyecan beni heyecanlandırıyor :)
Bir Tanışma Öyküsü
Bir çöpçatanlık hikayesiydi aslında başlarda. Yani klasik bir hikaye.. Cancağızımı birine baş-göz etmeye çalışırken tanıştık. Her neyse..
Şimdi, bu arkadaşım olan çocuğu ben pek sevmezdim aslında. Ama ne bilim işte çok ısrar etti falan filan tanıştırayım bari dedim cancağızımlan.. Sözleştik, saati ayarladık,yeri ayarladık.
E bekliyoruz geldi gelecekler.. Sokağın ortasındayız çünkü, o araba durur küfür, bu araba durur el hareketi derken benim cinliler geldiler.. Biz bindik arabayaaa...Ama bende bi sinir bi küfür.. (Neyseki takmadılar o kadar) Gidiyoruz öyle, önce yemek yeriz, sonra eğlenmeye gideriz bir yerlere diye.. Bir yerlerde atıştırdık bişiler derken, bizim buraların sosyete mekanlarından birine gitmek üzere yolda çıktık efendim. Ama gel görki benim o hoşlanmadığım ama çöpçatanlık yapacağım arkadaşımın akli dengesi yerinde olmağı için bizi mekana almadılar.. Nedennn???? Bööğğğkkkk eşofmanla gelmişşşş.... Hemde bordo renk.... E adamlar elbet almaz bizi içeriye.. Mekan sosyete, gelenler sosyete, şarkıcı sosyete..
Herneyse bari dedik daha salaş bir yere gidelimde, rahat rahat kasılmadan sosyeteye rezil olmadan eğlenelim dedik. Bu sefer orta seviyede sosyete olan bi yere gittik. İşte ne olduysa orada olduuuu.... Öyle bir bakışmalar, ortak fikirler, birlikte dışarıda sigara içmeler falan.. Eğlendik, içtik dağıttık o mekandan o mekana geçtik diyesiyeee saat oldu 4.. Sabah 04:00 yani. E o saatte çorbacıya gidilir dedik ve gittik beykoza.. Mis gibi mercimeklerimizi içtik saat sabahın 5'i ve biz evimize yeni gelebildik cancağızımla..
O günden sonra bir kez dahi buluşmadık.. Ancak 2011 yılının ilk dakikası 00:01'de çalan bir telefon beni çok çok çok heyecanlandırdı....
Veeeee..... Cuma günü ilk buluşmaaaa..... Bakalım bakalım nolcak :):):):)
Beyaz atlı prensmi geliyor ne uzaklardan???
Bunun cevabını şimdilik bilmiyorum ama, yaşadığım şu heyecan beni heyecanlandırıyor :)
Bir Tanışma Öyküsü
Bir çöpçatanlık hikayesiydi aslında başlarda. Yani klasik bir hikaye.. Cancağızımı birine baş-göz etmeye çalışırken tanıştık. Her neyse..
Şimdi, bu arkadaşım olan çocuğu ben pek sevmezdim aslında. Ama ne bilim işte çok ısrar etti falan filan tanıştırayım bari dedim cancağızımlan.. Sözleştik, saati ayarladık,yeri ayarladık.
E bekliyoruz geldi gelecekler.. Sokağın ortasındayız çünkü, o araba durur küfür, bu araba durur el hareketi derken benim cinliler geldiler.. Biz bindik arabayaaa...Ama bende bi sinir bi küfür.. (Neyseki takmadılar o kadar) Gidiyoruz öyle, önce yemek yeriz, sonra eğlenmeye gideriz bir yerlere diye.. Bir yerlerde atıştırdık bişiler derken, bizim buraların sosyete mekanlarından birine gitmek üzere yolda çıktık efendim. Ama gel görki benim o hoşlanmadığım ama çöpçatanlık yapacağım arkadaşımın akli dengesi yerinde olmağı için bizi mekana almadılar.. Nedennn???? Bööğğğkkkk eşofmanla gelmişşşş.... Hemde bordo renk.... E adamlar elbet almaz bizi içeriye.. Mekan sosyete, gelenler sosyete, şarkıcı sosyete..
Herneyse bari dedik daha salaş bir yere gidelimde, rahat rahat kasılmadan sosyeteye rezil olmadan eğlenelim dedik. Bu sefer orta seviyede sosyete olan bi yere gittik. İşte ne olduysa orada olduuuu.... Öyle bir bakışmalar, ortak fikirler, birlikte dışarıda sigara içmeler falan.. Eğlendik, içtik dağıttık o mekandan o mekana geçtik diyesiyeee saat oldu 4.. Sabah 04:00 yani. E o saatte çorbacıya gidilir dedik ve gittik beykoza.. Mis gibi mercimeklerimizi içtik saat sabahın 5'i ve biz evimize yeni gelebildik cancağızımla..
O günden sonra bir kez dahi buluşmadık.. Ancak 2011 yılının ilk dakikası 00:01'de çalan bir telefon beni çok çok çok heyecanlandırdı....
Veeeee..... Cuma günü ilk buluşmaaaa..... Bakalım bakalım nolcak :):):):)
8 Şubat 2011 Salı
Sigara İçilir
Her sabah İÇ-SES....
İlk 5 dakika : Ya benim bu sigarayı bırakmam lazım...
5. dakikadan sonraki 10. dakika : Bugün sigarayı bırakıyorum...
45. dakika ve koca bir fincan kahve : Ohhh bugünüde atlattık !!!!
İlk 5 dakika : Ya benim bu sigarayı bırakmam lazım...
5. dakikadan sonraki 10. dakika : Bugün sigarayı bırakıyorum...
45. dakika ve koca bir fincan kahve : Ohhh bugünüde atlattık !!!!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)